Eroğlu: “Ek mesai ihtiyaç oranında, yapılması gereken konuda yapılacak… Bu konuya elbette bir çözüm bulacağız”
“Alınmış kararlardan, geçmiş hükümetler gibi, sık sık geri dönüşler de hükümetin prestijini sarsar… Hükümetin prestijini de korumak mecburiyetindeyiz”
“Sadece ek mesai alacak olanları düşünecek değiliz. Devlette maaş çekenlerin de ay sonu hükümetten maaş beklediklerinin de bilinci içerisinde gerekli tedbirleri almak mecburiyetindeyiz”
Başbakan Derviş Eroğlu, ek mesainin ihtiyaç oranında, yapılması gereken konuda yapılacağını vurguladı.
“İlle ki herkes ek mesai yapacak veya bu 1500 kişi ille de maaşı kadar ek mesai alacak şeklinde bir düşünce yanlıştır. Ama ek mesai yapılması gereken konuda ek mesai yapılacaktır. Ek mesai yapan branşlar zaten bellidir” diyen Eroğlu, bu konuya elbette bir çözüm bulacaklarını; bulmak durumunda olduklarını söyledi.
Eroğlu, “Biz sadece ek mesai alacak olanları düşünecek değiliz. Devlette maaş çekenlerin de ay sonu hükümetten maaş beklediklerinin de bilinci içerisinde gerekli tasarruf tedbirlerini almak mecburiyetindeyiz” dedi.
Bakanlar Kurulu Başbakan Derviş Eroğlu başkanlığında toplandı.
Eroğlu toplantıya girişinde basına yaptığı açıklamada, toplantıda, son haftalarda yaşanan sendikal eylem ve bu çerçevedeki gelişmelerin değerlendireceğini söyledi.
“YASA GÜCÜNDE KARARNAMEYİ UBP İCAT ETMEDİ”
Hükümetin almış olduğu yasa gücündeki kararnameyi hatırlatan Eroğlu, bu kararnamelerin yasaya dönüşmesi gerektiği dolayısıyla bu konuda da bazı çalışmaların başlatılacağını ve bu çalışmalar sürerken günün koşullarına göre değerlendirme yapılabileceğini söyledi.
Yasa gücünde kararnameyi UBP’nin icat etmediğini, geçmiş hükümetin 30’un üzerinde
Kararname yaparak meclise gönderdiğini, kendilerinin ise birkaç kararname yaptığını anımsatan Eroğlu, “UBP icat etti” şeklindeki söylemleri “yanlış şeyler” olarak değerlendirdi.
Başbakan Eroğlu, geçmiş hükümet döneminde de birçok eylemler olduğunu belirterek “sendikaları dürterek eylemlerine devam etmeleri yönünde direktifler verircesine konuşmalar yapmak da hoş şeyler değil” şeklinde konuştu.
Geçmiş hükümetin yarattığı sıkıntıları ortadan kaldırmak için tedbir almış ve almaya devam eden bir hükümet pozisyonunda olduklarını ifade eden Eroğlu, dünyada da, ekonomik kriz olan her ülkenin tedbir almak mecburiyetinde olduğunu belirterek ABD ve İngiltere gibi ülkeleri örnek gösterdi.
Eroğlu, “Hükümet olarak bizim de bu ekonomik krizden çıkabilmek amacıyla tedbir almaktan başka çaremiz olmadığını herhalde söylemeye gerek yoktur. Tedbir almazsanız kriz daha da derinleşir… Eğer niyet ekonomik darboğazdan çıkmak ise, ülkeyi bu zorluktan çıkarmak için hepimizin bu tedbirlere destek vermesi gerekir…” dedi.
“BAKANIN ANLAŞMA YAPMA YETKİSİ YOK”
Eroğlu, Tıp-İş’in Sağlık Bakanı ile anlaştığı yönündeki açıklamaların hatırlatılarak bugün bu konunun ele alınıp alınmayacağının sorulması üzerine ise, “anlaşmaya varma diye bir konu yok” diyerek sendikaların çeşitli araçlarla düşüncelerini hükümete duyurmaya çalıştığını söyledi.
Eroğlu şunları kaydetti: “Bakanın herhangi bir anlaşma yapma yetkisi yok çünkü anlaşma yapması konusunda bakanlar kurulunun görevlendirdiği herhangi bir bakan yok. Ama küçük ülkedeyiz herkes herkesle görüşebilir, sendikalar da görüşlerini çeşitli vasıtalarla hükümete duyurabilir. Neticede bakanlar kurulu bir haftalık gelişmeleri değerlendirip bir karar verme durumundadır….Hükümet bir bütündür dolayısıyla herhangi bir bakan gidip anlaşma yapamaz.’ben anlaşma yaptım ve geldim’ deyemez. Hükümet çalışmalarında böyle bir gelenek yoktur. Ama almış oldukları görüşleri de bakanlar kuruluna taşımak mecburiyetindedirler. Görüşmek demek anlaşmak demek değil.
HÜKÜMETİN PRESTİJİ…
Tabii ki kararsızlık hoş değil. Alınmış kararlardan, geçmiş hükümetler gibi, sık sık geri dönüşler de hükümetin prestijini sarsar çünkü bizler KKTC hükümetinin prestijini de korumak mecburiyetindeyiz. Prestijini yitirmiş bir hükümetin tabii ki hükümet etme şansını da azaltır. O bakımdan hükümetin prestijini korumak mecburiyetindeyiz ama bunu karşılıklı inatlaşmalarla haklı olmadığımız hususta da direneceğiz manasında değil. Ama haklı olduğumuza inandığımız konularda almış olduğumuz karaların ekonomiyi darboğazdan çıkarmaya yönelik tedbirler olduğunu da vatandaşın da sendikacı arkadaşların da bilmesi gerekir.”
Başbakan Eroğlu, “ek mesai derdinde değiliz” şeklindeki açıklamalara atfen “o zaman bütün bu kargaşa niye” diyerek UBP olarak “ek mesaiyi kaldırdık” demediklerini “ek mesaiyi yapması gerekenler yapacak ve bu amaçla da ayrılmış ayda 3 trilyonluk meblağımız vardır” dediklerini hatırlattı.
“SADECE MESAİ ALANLARI DÜŞÜNECEK DEĞİLİZ”
Eroğlu şöyle devam etti
“Bir kişinin yapacağı işi 5 kişi ek mesai alsın diye yaparsa veya yaptırılırsa tabii ki bunun sıkıntısı olur. Elbette ek mesai hakkı doğan çalışanların sayısı 1500–1600 civarındadır. O bakımdan biz sadece ek mesai alacak olanları düşünecek değiliz. Devlette maaş çekenlerin de ay sonu hükümetten maaş beklediklerinin de bilinci içerisinde gerekli tasarruf tedbirlerini almak mecburiyetindeyiz. Üstelik kalkınma için hükümetin yatırımlar yapması da gerekmektedir. Özellikle alt yapı yatırımlarına harcanacak meblağı da tasarruf etmesi gerekir.”
Ek mesainin ihtiyaç oranında, yapılması gereken konuda yapılacağını vurgulayan Eroğlu, “İlle ki herkes ek mesai yapacak veya bu 1500 kişi ille de maaşı kadar ek mesai alacak şeklinde bir düşünce yanlıştır. Ama ek mesai yapılması gereken konuda ek mesai yapılacaktır. Ek mesai yapan branşlar zaten bellidir. Hastanelerde havaalanlarında, gümrüklerde, bazen telekomünikasyonda, bazen elektrik kurumunda ek mesailer yapılıyor ancak bunlar bir düzen içerisinde ve ihtiyaç olduğu oranda yaptırılmalı, müdürlerimizin, müsteşarlarımızın da bu konuda aşırı hassasiyet göstermeleri gerekir diye düşünüyoruz” şeklinde konuştu.
“YASALAŞMA SÜRECİNDE DEĞERLENDİRECEĞİZ”
“Bu konuya elbette bir çözüm bulacağız; bulmak durumundayız” diyen Eroğlu, farklı bir düzenleme düşünülüp düşünülmediği yönündeki bir soruya karşılık da, yasa gücündeki kararnamelerin ömrünün 90 gün olduğunu, bu sürede yasalaşmazsa kadük olduğunu hatırlatarak “bir süre sonra yasal çalışma başlatacaklarını, bu çalışmalar sürerken günün koşullarına göre değerlendirme yapılabileceğini söyledi.
“Ama şu anda yasa gücünde kararnameyi geri alınız şeklindeki sözler yanlıştır. Bu hükümetin kararıyla bağdaşmaz ama yasa yapılırken elbette görüşülür konuşulur…” diyen Eroğlu, “o aşamada değişiklik olabilir mi” sorusuna karşılık, “günün koşullarına göre, ihtiyaçlara göre değerlendirilebilir. Keşke bütçemiz çok güçlü bir bütçe olsa da düşündüğümüz gibi çalışanları mutlu edebilsek” dedi.
“KURAN KURSU DEĞİL, DİN VE AHLAK KURSU”
“Kuran kursu” tartışmalarına da değinen Eroğlu, bunların iddia edildiği gibi “kuran kursu değil din ve ahlak kursu olduğunu” söyledi.
Geçen yıl 400 çocuğun, “hükümetin de bilgisi dâhilinde, şu veya bu şekilde eğitime gönderildiğini” ancak bu yıl bu yöndeki müracaata şiddetle karşı çıktıklarını kaydeden Eroğlu, din ve ahlak konulu kursların İlahiyat Fakültesi mezunları tarafından istenen çocuğa verilmesi yönünde açık kapı bıraktıklarını ve Eğitim Bakanlığı’nın kontrolünde olması şartını koyduklarını anımsattı.
Geçen yıl birçok camide, ehil olmayan kişilerce kuran kursları verildiğini de anımsatarak bu yıl bunu önlemek için tedbir aldıklarını kaydeden Eroğlu şöyle konuştu: “Bu kuran kursu değil, din ve ahlak kurslarıdır. Atatürkçülükten devlete sahip çıkmaya, ulusalcılıktan demokratikleşmeye, insanları sevmekten insanlara saygıya kadar çeşitli dersler veren ve tabii ki kuranın amacından diğer dinlerin kutsal kitaplarından da gençlerimizi bilgilendirme amacıyla yapılan kurslardır. Ama ısrarla sanki çocuklara Arapça öğretiliyor, Arapça kuran kursları yapılıyor gibi yaygaralar koparılmaktadır. Olay böyle değil..”
Eroğlu, bu kursların yaz tatiline yönelik olduğunu da ekledi.