Haber, “Alayköy ve Lefkoşa’da bazı garsonların gece kulüplerinde çalışan konsomatrisleri para karşılığı fuhuş yapmak için pazarladıkları ortaya çıktı. İki garson ile pazarlanmaya gönüllü dört konsomatris hakkında yasal işlem başlatıldı” diye başlayıp ayrıntılarla devam ediyor. Polis basın bülteninde çok sık olmasa da arada bir böyle haberler yer alıyor.
Normalde ilk okuduğunuz zaman sıradan bir kriminal olay gibi algılıyorsunuz. “İşte fuhuş yapmaya çalışıyorlardı, yakalandılar” gibisinden. Ancak, konuyu biraz irdelediğiniz zaman bu ifadelerin “saçma” hatta “komik” olduğunu görürsünüz.
“Bu ülkede fuhuş, inanılacak gibi değil. Onlarca gece kulübünü hınca hınç dolduran abaza erkekler, buralara ana-babalarının rızasıyla kahramanlar gibi uğurlanan ecnebi genç kızlarla oturup, kardeş kardeş içki içiyorlar.
Her mekanda içki içememe gibi tıbbi sorunu olan erkekler, doktor reçetesinde yazdığı gibi bu kızlarımızın da yardımıyla (ama oldukça okkalı bir ücret karşılığında) bunları mideye indirip, vakit geç olmadan güneşin ilk ışıklarıyla evlerine gidiyor. Özellikle Lefkoşa-Güzelyurt anayolunu sağlı sollu dolduran ‘sosyal tesisler’ bu amaçla kuruluyor” mu acaba?
Gece kulüpleri “resmi açıdan” böyle mi değerlendiriliyor? Yoksa polisin bakış açısı ile buralardan yüklü vergileri kasaya koyan Maliye’nin bakış açısı farklı mı? Sırf “erkeklerle loş ışıklar altında içki içiyorlar” diye yasa zoruyla, belli periyotlar içinde buralarda çalışan kadınları sağlık testlerine sokan Sağlık Bakanlığı’nın bakış açısı nasıl? AİDS gerekçesiyle sınır dışı edilen her konsomatristen sonra, “aman bende de mi?” paniğine kapılan erkekleri iterseniz hiç karıştırmayalım.
Her yıl gerek Amnesty International, gerekse ABD Dışişleri Bakanlığı insan hakları raporlarında, sırf bu konu nedeniyle sınıfta kalan, “beyaz kadın ticaretine göz yummak bir yana, kadınlara kötü davrananlar hakkında işlem yapmaktan kaçınmakla” suçlanan “Kuzey Kıbrıs” başka bir coğrafyaymış gibi, gidip iki gariban garsonu içeri sokmak… Anlaşılır gibi değil.
İzin için başvuran girişimci var, buna izin veren makam var, gece kulüplerinin astronomik vergilerini tahsil eden var, buralarda çalışan kadınları zührevi hastalıklar açısından sürekli kontrol eden bir makam var, binlerce erkek müşteri var ve ortalıkta sadece “fuhuş” yok. Tüm bunlara göz kapayıp, Anadolu’nun ne bileyim hangi köyünden üç kuruş para için gelen iki gariban garsonu, “gece kulüplerinde kadınlara fuhuş yaptırmaya teşvik ettiler” diye suçlamak, “dostlar alış-verişte görsün” anlayışından farksız.
Adı ne olursa olsun oralarda, erkeklerle gönüllü veya gönülsüz yatan kadınlar var, bunun için para ödeyen erkekler var ve bunlara “aracılık” eden kişiler var. O yakaladıkları garsonlar bu zincirin en masum halkaları. O saatlerde bir yarım inşaatta sineklerle boğuşuyor da olabilirlerdi.