Her su mecrasında akmaya mecburdur! 
Esamileri okunmasa, ciddiye alan olmasa da, sIk sık söylerler biz de acı bir tebessüm ile yazarız, okuruz, diner, seyrederiz; “Yine Ankara’ya gitti... Yine Ankara yolcusu... Kararlar Ankara’da alınıyor özgür irademiz (?) ayaklar altında (!)...”
Oysa kendileri de bilirler ki; Ankara’dan başka kimsemiz yoktur. Bu gidip gelmeler, ortak akılda buluşmak, milli Kıbrıs davamızda hata yapma lüksümüz yoktur.
Ama susmazlar... Bunları sabah akşam söylediklerinde, hem ilerici (!) olduklarını sanır, hem de bir yerlerden “Aferin” beklerler.
Ve hattâ tutar; kendi devletini ayaklar altına alma pahasına, kuyusunu kazan AB ajandası dağıtırlar “Bir kuaförün reklam broşürünü dağıtanların bile aldığı ücret vardır, siz bu dağıtımdan kaç para aldınız?” diye sorarım, cevap veremezler.
Öbür yanda Hristofiyas da kendi anasına koşar; onu bile görmezler.
SON SÖZ: Çünkü her su kendi mecrasında akmaya mecburdur, bilmezler!
TEKLİF KUTUSU 
KTÖS ile KTOEÖS, devlet hastanesinden yararlanamayan halkın özel hastanelerde fahiş faturalarla karşı karşıya kaldığını belirtmiş, 'Hükümeti DERHÂL sağlıkta neo-liberal politikalardan vazgeçmeye' çağırmış ya…
Biz de cümbür cemaat 'Bekir Paşa Lisesi'nde müdür yok, 2 muavin de eksik' diye çıppana çalalım…
Neçün da den…
Gazetelerde yazılmak, TV'lerde görünmek için konuştuklarına göre; bu daha neo-liberal sebep olurdu!
Tercüme Köşesi
- Rum Yönetimi Baş-kanı Dimitris Hristofi-yas, temel hedefinin Kıbrıs sorununun çözümü olduğunu iddia ederek, görev süresinin dolacağı 2013 yılına kadar çözüm olmaması halinde tekrar aday olmayacağını açıklamış!
- Yok canım… Hristo; 'Talat’la ben de bu işi halledemezsek yandı gülüm keten helva!' demiş!'
Duyan be buba? 
- Duyan be buba?
- Sen ağnat da duyarım guzum.
- Cumhurbaşkanı adaylarından Serap Tezcan bizim gazeteye özel açıklamalarda bulunmuş. “Diğer adaylardan da oy istiyorum. Hatta para da istiyorum. Çünkü benim gibi bir aday daha yoktur” demiş ama YSK adaylığını bile kabul etmemiş.
- Şuradan kendisine telefon et ve de ki; “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olduğuna göre Allah akıl fikir versin. Dilekçeye yapıştırdığın pulun parası cepten gitti!”

TEBESSÜM
Hamdolsun verdiğin nimetlere
Dinsizliği ile övünen bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyordu. 'Evrim ne güzellikler yaratıyor!' diye düşünüp mest oluyordu ki, birden kocaman bir ayı belirdi.
Ateist kaçmaya, ayı kovalamaya başladı. Adam bütün gücüyle kaçıyordu ama her arkasına bakışında ayının daha yaklaştığını olduğunu fark ediyordu. Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda adamın ayağı yerdeki bir dala takılmış, ayı adamın üzerine atlamış, pençesini kaldırmıştı. Tam vurmaya hazırlanırken, Ateist 'Allah'ım yardım et!' diye bağırdı.
Bir anda zaman durmuş ayı donmuş, ormandaki nehir bile akmaz olmuştu. Hava bir anda kararmış ve gökyüzünden bir ışık huzmesi adamın üzerine parlamıştı. Çok derinden gelen bir ses adama sordu;
- Yıllarca bana inanmadın,yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım?
Adam zor zar konuştu; 'Biliyorum, bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık, ama belki ayıyı dindar yapabilirsin...'
Ses; 'Peki' diye karşılık verdi ve ışık kayboldu.
Nehir tekrar akmaya başlamış her şey eski haline dönmüştü. Ayı da iki pençesini göğe doğru çevirip duaya başladı;
- Allah'ım, senin rızkınla orucumu açıyorum, Hamdolsun verdiğin nimetlere...
