Mehmetçik tarihe makbere sığmayacak kadar büyüktür.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz. Bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz. Bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır”

1'inci Dünya Savaşı'nda karşı karşıya gelen askerlerin torunları, kanlı çatışmalara sahne olan Çanakkale'de, 95 yıl sonra bir araya geldi. Törenlere Başbakan Erdoğan, bakanlar ve Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş da katıldı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, “Biz, Çanakkale ruhunu kendimize rehber edinmiş bir milletiz. Altını çizerek ifade ediyorum, bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır, güneş gibi parlak bir hakikattir” dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale Deniz Zaferi'nin 95. yıldönümü nedeniyle 18 Mart Stadyumu'nda düzenlenen törende konuştu.

SESİMİZİ CESARETLE YÜKSELTTİK

Biz mazlum ve mağdur halklar için sesimizi cesaretle yükselttik. Gürcistan için Darfur, Afganistan Lübnan için nasıl barış adalet istiyorsak, aynı şekilde Gazze için Kudüs için Karabağ için de barış adalet ve huzur istiyoruz. Çünkü biz yüreğimizde şehitlerimizin emanetlerini taşıyoruz. Biz Çanakkale ruhunu kendimize rehber edilmiş bir milletiz.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Çanakkale'de düzenlenen törenlere katıldı. Erdoğan törende konuşuyor. İşte konuşmasından satır başları:
- 1915’teki asılsız iddiaların tamamını art niyetli ve çirkin gördüğümüzü tekrar etmek istiyorum. Sene 1915 bir taraftan Çanakkale cephesinde çalışan bir Türk milleti var, diğer taraftan Türkiye’nin değişik topraklarında vatan topraklarını savunmaya çalışan bir Türk milleti vardı.
- Böyle bir dönemde Türkiye’yi soykırımla yargılamak isteyenler bunu bilmelidirler. Türkiye bugün tüm dünyada barış için son derece samimi bir çalışma yürütüyor.
- Türkiye bugün Medeniyetler İttifakı gibi bir girişimin eş başkanı. Türkiye Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde, NATO’da bölgesel ve küresel barış için en fazla katkı sağlayan ülkelerden bir tanesi.

- Biz mazlum ve mağdur halklar için sesimizi cesaretle yükselttik. Gürcistan için Darfur, Afganistan Lübnan için nasıl barış adalet istiyorsak, aynı şekilde Gazze için Kudüs için Karabağ için de barış adalet ve huzur istiyoruz. Çünkü biz yüreğimizde şehitlerimizin emanetlerini taşıyoruz. Biz Çanakkale ruhunu kendimize rehber edilmiş bir milletiz.
- Bu ülkenin Mehmetçiği nasıl tarihe sığmayacak kadar büyükse, bu ülkenin tarihi de parlamentolarca çarpıtılamayacak kadar temizdir, azizdir, şanlıdır, güneş gibi parlak bir hakikattir.

OLAYLAR AYDINLATILMAK İSTENİYORSA

- Eğer 1915’te Türkiye’nin doğusunda yaşanan olaylar aydınlatılmak isteniyorsa, bunun adresi binlerce kilometre uzalıktaki parlamentolar değil, belgelerdir, raporlardır, mektuplardır, resimlerdir.
- Bir çok cephede Türkiye’nin hemen hemen her beldesinden, hatta balkanlardan hicazdan tüm kardeşlerin toplandığını ve omuz omuza çarpıştığını görürsünüz. Şehitler listesi, sararış fotoğraflar, mektuplar ve şiirler buradaki savaşın nasıl ortak bir ruh inşa ettiğini ortaya koyan delillerdir.
- Nepalli bir esir şunları söylüyor. Biz burada harp etmeyiz. Çünkü bizim hükümdarımız buradadır diye isyan ettiler. Onlar vazgeçmediler, savaşmadılar ve geri gönderildiler. Her türlü etnik grup, Hıristiyan ve Musevi vatandaşlar kader birliği yapmıştır.
- Bugün burada özellikle bir husus zikretmekte fayda görüyorum. Çanakkale’yi ruhuyla bedeniyle yaşamış olan Gazi Mustafa Kemal diyor ki:

BURADA HUZUR İÇİNDE UYUYUNUZ

- “Uzak memleketlerin topraklarında kanlarını döken kahramanlar, burada huzur içinde uyuyunuz. Sizler Mehmetçiklerle yan yanasınız. Uzak diyarlardan evlatlarını harbe gönderen analar, gözyaşlarınızı dindiriniz, evlatlarınız huzur içindedirler ve huzur içinde uyuyacaklardır. Bu topraklarda canlarını verdikten sonra artık bizim evlatlarımız olmuşlardır.”
- Mustafa Kemal’in bu sözleri, bizim sevgi ve hoşgörü medeniyetimizin ruhunu yansıtan anlamlı ifadelerdir.
- O dönemde bizim Yemen’den Hicaz’dan Filistin’den askerlerimiz, Mısır’daki toplama kamplarında kötü muameleye maruz kalırken, Çanakkale’de esir düşen askerlere misafir muamelesi yapılmıştır.
- 1915’te onun öncesinde ve sonrasında bu milleti yok etmek için her türlü saldırı sahneye konulurken bu millet yokluğa yoksulluğa ve ölüme mahkum edilmek istenirken, tüm bu vahşeti görmeyerek başka meseleleri gündeme sürmek haksızlıktır, vicdansızlıktır.
TARİHE MAKBERE SIĞMAYACAK KADAR BÜYÜKTÜR

- Çadırı yokken, kursağından bir kaşık sıcak çorba geçmezken, göklerden ölüm yağarken, bu Mehmetçik düşmanına kahve ikram edecek kadar azizdir, kahramandır. Mehmetçik tarihe makbere sığmayacak kadar büyüktür.Ben o askerin, o kahramanların şehitlerin büyüklüğünü anlatacak ifade bulamıyorum.
- Ama merhum Mehmet Akif bunu en güzel şekilde anlatmıştır.
- “Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!
Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor Tevhid' i.
Bedr' in aslanları ancak, bu kadar şanlı idi.
Sana dar gelmeyecek makberi kimler kazsın?'
Gömelim gel seni tarihe!'desem, sığmazsın.”

ÇANAKKALE'DE BÜYÜK BULUŞMA

TÜRK Kültür Vakfı ile öğrenci değişim kuruluşu AFS'nin Kültürlerarası Eğitim Programları kapsamında, 1'inci Dünya Savaşı'nda karşı karşıya gelen askerlerin torunları, kanlı çatışmalara sahne olan Çanakkale'de, 95 yıl sonra bir araya geldi.
Türk Kültür Vakfı'nın AFS Kültürlerarası Eğitim Programları kapsamında geçen yıl ikincisini düzenlediği kompozisyon yarışmasını şehit ve gazi hikayeleri konusunda yaptı. Yarışmaya Türkiye'den Çanakkale Milli Piyango Anadolu Lisesi öğrencisi 16 yaşındaki Aytuna Yalçın ile Yeni Zelandalı 16 yaşındaki Davon Francis da katıldı.

YARALI DEDE HALİL İBRAHİM

Yalçın yarışmada, Çanakkale Savaşları'ndan ağır yaralı olarak eve dönen büyük dedesi Halil İbrahim'in, yaşamının son günlerinde kızı Fatma'ya hatıra olarak yaptığı ve bugün İstanbul Oyuncak Müzesi'nde sergilenen tahta sandık ile ilgili düşüncelerini kaleme aldığı kompozizyonla katıldı. Yeni Zelandalı Francis ise, kompozisyonunda Gelibolu'ya 25 Nisan 1915 yılında gelen ilk Yeni Zelandalı ve 4 sahil çıkarma subayından biri olan büyük dedesi Yüzbaşı Lieutenant Colonel Edmund Bowler’ın anılarını kalema aldı. Her iki öğrenci de yarışmada birinci oldu.

FRANCİS VE YALÇIN

Dedelerinden kalan anıları kompozisyonla güncelleştirerek anlatan Francis ve Yalçın, ödül olarak, 6 haftalığına karşılıklı olarak birbirlerinin ülkelerine gitme fırsatı kazandı. Yalçın, 20 Mart-3 Mayıs'ta Yeni Zelanda'da, Francis ise 13 Mart-27 Nisan tarihleri arasında Türkiye'de birbirlerinin aileleri yanında kalacak ve gittikleri ülkenin okullarına devam edecek. Projeyle öğrenciler, hem karşılıklı olarak ülkelerinin kültürlerin tanıma ve tanıtma fırsatı bulacak, hem de Çanakkale Savaşları'nın yıldönümü etkinlikleri kapsamında ülkelerini temsil edecek.

İYİ Kİ BARIŞ VAR

Proje kapsamında ilk olarak Çanakkale'ye gelen Davon Francis, atalarının savaştığı topraklarda yarışmanın diğer birincisi Aytuna Yalçın ile biraraya geldi. Francis, “95 yıl önce cehennemi andıran Gelibolu'yu bugün barış içinde bir bölge olarak tanımanın mutluluğunu yaşıyorum. Burası bir cennet köşesi. Büyük dedemin, savaşa geldiği bu topraklarda, sıcak kanlı Türklerle tanışıyorum. İyi ki barış var. İyi ki savaşlar geride kalmış. Savaşılan bu topraklardan şimdi barış fışkırıyor” diyerek, duygularını ifade etti.
Büyük dedesinden geriye kalan oyuncak sandığın ailesi için önemini anlatan Aytuna Yalçın, “Savaştan, acının, kanın, top ve tüfeğin içinden evine dönebilen büyük dedem, minicik kızı için hayalini kurduğu bir hediyeyi hazırlamış. Ve ailem için son derece önemli bu hediye de, 95 yıl sonra bana, dedemin belki de karşılıklı savaştığı bir askerin torunu ile buluşmamı sağladı” dedi.
Bu haber 30 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER