21’inci. Yüzyılda Türk Dünyası Uluslararası Sempozyumu sonuç deklarasyonu yayımlandı. 60 bildirinin sunulduğu sempozyumun sonuç deklarasyonunda toplantının geleneksel hale getirilip her yıl farklı bir yerde yapılması kabul edildi.
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) ile Avrasya Ekonomik İlişkiler Derneği’nin işbirliğiyle 2-5 Aralık tarihleri arasında düzenlenen “21. Yüzyılda Türk Dünyası Uluslararası Sempozyumu”nun sonuç deklarasyonu yayımlandı. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun katılımıyla LAÜ Akıllı Bina Konferans Salonu’nda düzenlenen sempozyuma Türkiye, KKTC, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan, Türkmenistan, Afganistan, Kırım, Doğu Türkistan, Kosova ve Makedonya’dan bilim insanları katıldı. LAÜ’den yapılan açıklamaya göre, sempozyumda 60 bildiri tartışıldı. Sempozyumda, Türk Dünyası’nın 21’inci yüzyıldaki durumu çeşitli yönleriyle ele alınarak, ortaya çıkan tehdit ve fırsatlar değerlendirildi. Açıklamada, sempozyumun KKTC’de yapılmasının Kıbrıs Türklerine destek şeklinde algılandığı, Türk dünyasının en güney ucundaki parçası olarak Kuzey Kıbrıs’ın var olma mücadelenin selamlandığı kaydedildi. Katılımcılar, bu organizasyonun her iki yılda bir tekrarlanmasının çok yararlı olacağı konusunda fikir birliğine vardığına işaret edilen açıklamada, bir sonraki toplantının başta Nahçivan, Kırım, Kazan veya Almanya olmak üzere Türklerin yoğun olarak yaşadığı ülkelerin birinde gerçekleştirilmesi yönünde görüş ve öneriler tartışıldığı belirtildi.
KKTC ARTIK DAVET EDİLECEK
“21. Yüzyılda Türk Dünyası Uluslararası Sempozyumu”nun sonuç deklarasyonunda birincisi KKTC’de yapılan toplantının gelenekselleştirilerek her yıl yapılması kararı alındı. Sonuç deklarasyonunda, bundan böyle KKTC’nin Türk devlet ve toplulukları arasında gerçekleşecek her türlü organizasyonda ve ortak kuruluşlarda yer alması sağlanması gerekliliği üzerinde durularak, üniversiteler bu bağlamda da bilgi adası olan KKTC’nin “Türk Dünyasının Silikon Adası” haline getirilebileceği ifade edildi. Deklarasyonda bu yönde gerekli adımların ivedilikle atılması gerektiği belirtildi. Azerbaycan Cumhuriyeti’ne ait toprakların Ermenistan tarafından haksız ve hukuksuz biçimde işgal edilmesinin şiddetle kınama kararı da alındığı belirtilen deklarasyonda, “İşgal sebebiyle yurtlarından ayrı bırakılmış, ezilmiş ve örselenmiş Azerbaycan Türklerinin sorunlarının bir an önce çözülmesi için Türk dünyasına mensup ülkelerin her platformda birlik ve beraberlik içerisinde olması gerekliliği ifade edilmiştir” denildi. Deklarasyonda, “Hocalı Soykırımı’nın diaspora çalışmaları çerçevesinde objektif biçimde anlatılması, dünyanın aydınlatılması sürecinde tüm Türk cumhuriyetlerinin kurum ve kuruluşlarıyla söz konusu süreci desteklemelerinin uygun olacağı” kaydedildi. Sempozyum katılımcıları, “Azerbaycan’ın işgal edilmiş toprakları ve Karabağ Bölgesi sorununun BM kararlarına uygun bir biçimde çözümlenmesi konusundaki istek ve ısrarları” belirtildi.
Yazılı açıklamada, özellikle Türk cumhuriyetlerinden sempozyuma katılanların, Türklere karşı haksızca yürütülen “Sözde Ermeni Soykırımı” iddialarına karşı kararlı bir şeklide mücadele etmenin gereğine bir kez daha vurgulandığı kaydedildi.
Türk dünyasının önemli ülkeleri olan Özbekistan ve Türkmenistan’ın da Türk dünyasının bu tür faaliyetlerde yer alması konusunda arzu ve isteklerini beyan edildiği sonuç deklarasyonunda, şöyle denildi:
“Türk dünyasındaki devlet ve topluluklarda ortaya çıkan etnik temelli çatışmalar ya da suni kavim mücadelelerinin hem insanların hayatına zarar verdiği, hem de kardeş halklar arasında derin ayrılık ve kırgınlık yarattığı gerçeğinden hareketle bu tür kardeş kavgalarının sona ermesi için Türk devlet başkanlarının ve sivil toplum kuruluşlarının daha hassas ve dikkatli olmaları kaçınılmazdır.”
“Türklük bilinciyle ortak dil ve tarihin Türk dünyasındaki sorunların çözümünde etkili bir unsur olduğuna işaret edilerek, bu çerçevede ortak tarih kitapları yazımı projesinin acil olduğu” vurgulanan
deklarasyonda, Türk dünyasında işbirliğine yönelik daha çok ekonomik ağırlıklı proje ve toplantıların gerekliliğine işaret edildi.
Latin alfabesine geçişin ortak dil ve iletişimi daha çok kolaylaştıracağı konusundaki düşünce ve tercihlerini yinelendiği sonuç deklarasyonunda, Türk dünyasındaki dernek, vakıf, sendika, meslek odası gibi örgütler arasındaki işbirliğinin artması, üst birliklerin oluşturulması toplumlardaki entegrasyon sürecini hızlandıracağı kaydedildi.
Bağımsız bir devlete sahip olmayan Türk toplumları ve topluluklarındaki gelişmelerin izlenmesi, temel ve evrensel insan hak ve özgürlükleri başta olmak üzere, hak ve özgürlüklerin korunmasıyla geliştirilmesinin sağlanması gerekliliği üzerinde durulan deklarasyonda şöyle denildi.
“Türk dünyasının bir parçası olan Doğu Türkistan meşru ve yasal bir hak olarak gündeme getirilmeli ve bu bölge Çin ile Türkiye ve hatta Türk dünyasının köprüsü olarak değerlendirilmelidir. Doğu Türkistan meselesinin barışçıl ve uluslararası yaklaşımlarla çözülebilmesi, Çin ile ilişkilerin en yüksek seviyeye çıkarılmasını da sağlayacaktır. Bu sebeple söz konusu bölgedeki gelişmeler Türk Dünyası tarafından da ciddiyetle takip edilmelidir. Özellikle Türkiye’nin dönem başkanlığını yaptığı CICA ve Kazakistan’ın dönem başkanlığını yaptığı AGİT nezdinde girişimlere zemin hazırlanmalıdır.”
Deklarasyonda, Irak’taki Türkmenlerin ülkedeki değişim sürecinde olumsuzluklar yaşamaması, Irak’ın bütünleşme, normalleşme faaliyetlerinden dışlanmaması ve varoluşlarını devam ettirmeleri için etkili lobi ve diplomatik iletişim çabalarının sürdürülmesi gerektiği kaydedildi.
Ahıska Türklerinin vatanlarına dönüş süreci akılcı ve gerçekçi bir bakış açısıyla irdelenmesi istenilen sonuç deklarasyonunda, “Bu konuda Gürcistan yetkili makamları yeterli bilgi ve belge ile daha da aydınlatılmalı, belirli bölgelerden Gürcistan’a değil de başka ülkelere göç eden Ahıska Türklerinin akıbeti konusunda hassas davranılmalıdır” ifadesi kullanıldı.