Analizler ve öneriler…

Bilinmektedir ki statik olanı korumak isteyen ve böylesi çağ dışı kalmış yapıların devamından yana olup değişimin karşısında duranlarla müzakere olmaz.

Bilinmektedir ki statik olanı korumak isteyen ve böylesi çağ dışı kalmış yapıların devamından yana olup değişimin karşısında duranlarla müzakere olmaz. Bu durumda yapılması gereken değişim yönünde fikirler ortaya koyup buna karşı olanlarla mücadele etmektir. Değişimi gerçekleştirmek zorundayız çünkü bugünkü eğitim yapımız ve kalitesi ne bugünümüz ne de yarınlarımız için kesinlikle yeterli değildir; hatta bu sistem çökmüştür denilebilir.


Bir ülkede eğer bir eğitim sistemi varsa! bu sistemin temeli ve özü nasıl bir insan ve nasıl bir toplum yaratılmak istendiğiyle doğrudan ilintili olmalıdır.





20 Temmuz 1974’ün üzerinden 37 yıl geçtikten sonra ulaşılan bu noktada, eğitim sisteminin çıktıları olan gençlerimiz eğer içinden yetiştikleri topluma hizmet verebilecek konumlarda değillerse, iş bulamıyorlarsa, kendi işlerini yapamıyorlarsa ve hatta herhangi bir meslek sahibi olarak yetiştirilmedilerse, ülkede fiili olarak yaklaşık %40’lara varan işsizlik yaşanırken çalışan kesimlerin neredeyse %75’i ülke dışından gelen kayıtlı veya kayıt dışı insanlardan oluşuyorsa, artık eğitim sistemini sorgulamanın ötesinde genel anlamda insan, iş, ve sektörler planlaması ve ülkenin planlama stratejilerini gözden geçirmenin zamanı gelmiş de geçmiştir denilebilir. Bu sorun öyle “bizim insanlarımız her işi yapmıyor” iddiası ile geçiştirilebilecek ve üstü örtülebilecek bir sorun olmaktan çoktan çıkmıştır. Bu toplum geçmişin en olanaksız günlerinde dahi meslek seçimlerinde alternatifsiz olmamış, toplum kendi bireyleri arasından hemen her mesleğe insan yetiştirmeyi başarmasını bilmiştir. Eğitimde, toplumsal dokulara insan yetiştirmede ve demografik yapımızın kendi iç dinamikleri ile oluşamamasında duvara toslatıldığımız/tosladığımız bugünlerde artık şapkayı öne koyup yaratıcı anlamda düşünmenin ve projeler üretmenin belki de son vaktidir diyebiliriz.




Günümüzde eğitim, geçmiş bilinenlerden arındırılarak yeniden ve günün koşullarının gereksinimlerine göre düzenlenmelidir. Bilgi toplumlarının temel gereksinimi, şimdiki sistemlerdeki ezber ve müfredat dayatması değildir; bilgi toplumları; yaratıcı düşünme, düşünceyi yönlendirme, doğru ve gereken bilgiye kısa zamanda ulaşabilme becerileri ve yetkinliğine gereksinim duymaktadır.


Çağdaş, demokrat, sosyalleşmiş, insan hak ve özgürlüklerine saygılı, çok kültürlü yapılarla uyumlu, geniş yapıda düşünebilen, düşüncelerini yazılı ve sözlü olarak anlamlı biçimde aktarabilen; farklara ve farklılıklara tahammüllü, kendi kimliğine saygılı ve bu saygısını şovenizme vardırmayacak kadar sağduyulu, temel akademik becerileri edinmiş, meslek seçiminde kararlı, ailesinin ve yaşadığı toplumun değerlerine önem veren insanlar yetiştirme hedefinde hemfikirsek, bu kalitede insan yetiştirme yetkinliğinde öğretmen yetiştirmemiz de ivedi olarak gereklidir, şarttır.


Bir başka önemli konu ise yaşam boyu eğitim ve öğrenmedir. Yaşam boyu öğrenmenin temel misyonu, süreklilik içindeki bilginin, gelişmelerin, yaşamsal ve meslekî standartların yenilenerek, değişim ve dönüşüm süreçlerinin kapsamındaki güncellemelerle desteklenerek halkın hizmetine sunulmasıdır. Bunun için yaş, cinsiyet, meslek, politik fikir, bireysel koşullar değil yurttaşa ulaştırılması gereken, öğretimsel hedeflerin ve gereksinimlerin yerel ve küryerel saptamalarla belirlenerek uygulanabilir, devamlılık içeren ve sistematik bir kavrayışla yaşatılmasıdır.


Meslekî eğitimde, insan, ekonominin yönlendiricisi ve aynı zamanda da amaca uygun işleticisi durumundadır. İnsan faktörü olmadan ekonominin kendi kendine çalışması ve amaca uygun olarak yönlendirilmesi düşünülemez. Ancak, insanların belli bir amaca göre hareket edebilmesi ve o amaç için eğitilmesi gerekir. Bununla beraber bilimsel ve teknolojik gelişmeler toplum ve birey yaşamını büyük ölçüde etkilemekte; sosyal, ekonomik ve kültürel alanlarda köklü değişimlere yol açmaktadır. Hızlı değişme ve gelişmeler karşısında, bireylerin sahip oldukları bilgilerle yetinmemeleri, gelişmeleri sürekli izlemeleri, gerekli bilgi ve becerilerle donatılmaları gerekmektedir. Yapılan araştırmalar, meslekî eğitimin, toplumda, özellikle iş sahibi olmak isteyen kadınların eğitiminde önemli rol oynadığı, mesleki eğitim sisteminin geneli kapsayacak şekilde genişletilmesi ve halkın eğitim seviyesinin yükseltilerek iş piyasasının ihtiyaçlarını karşılayacak hale getirilmesi gerektiği fark edilmelidir.


Bir diğer önemli unsur olan ve aile eğitimi denen yapısal süreç ise, eğitimin ilk aşamasıdır ve çocuğu ilk oluşturan temel yapıdır. Bu anlamda, çocuk sahibi olan kadınlar sürdürülebilir bir eğitim politikası kapsamında öncelikle anne eğitimine ardından babalarla beraber aile eğitimine alınmalıdır. Bu sürecin sağlıklı olarak yaşanması, temel eğitim sürecine gelen veya özel eğitime gereksinim duyan çocuklar anlamında; ister üstün ve farklı yeteneklere sahip bireyler için isterse takvim yaşı ve gelişimsel süreçlerdeki gerilikleri nedeniyle özel eğitime gereksinen ve isterse genel normlara sahip çocuklar kapsamında olsun, bireysel olarak ailelerin kendilerini, evlatlarını ve kapasitelerini tanımalarına, anlamalarına, kabul etmelerine ve gereken ölçütler sağlandığında baş etmeyi öğrenmelerine ve çocuklarıyla sağlıklı paylaşımlar edinmelerine hizmet eder.
Peki bizdeki durum nedir diye sorguladığımızda görünen manzara; öğrenci dönütlerinden alınan verilerle toplumun geneline git gide yerleşen “bizde üniversiteye bir şey öğrenmek için değil, mezun olmak için gidilir” algısıdır! İşte, gençlerimizi göçe yönelten ve kendi ülkesinde beklentisizleştiren etkenlerden biri de budur kanımca.


Bir ülkenin, bir halkın en temel gereksinimi, temel yurttaşlık hakkı olan, eğitim hak ve özgürlüğünün, devlet tarafından, sistemli ve sistematik olarak, ulusal bir eğitim politikası ve ulusal bir eğitim çizgisi ve hedefleri ile belirlenmesidir. Kıbrıs’ın kuzeyinin, ulusal bir eğitim yapılanışına gereksinimi vardır. Bunu sağlamak için geniş kapsamlı bir eğitim seferberliği hemen başlatılmalıdır. Bunun en önemli faydası, aynı partiden ve aynı politik görüşten gelen iki kişinin dahi eğitim kapsamındaki ve belki uygulamada da farklı görüşler içerisinde farklı yapılar oluşturması riskini elimine etmektir. Yapılması gereken, ülke koşullarına uygun kendine özgü bir eğitim politikası oluşturarak, günümüz bilgi çağının koşullarına, halkımızın gereksinimlerine uygun bir yapıyı planlayarak hayata geçirmek olmalıdır.


Bu haber 67 defa okunmuştur

:

:

:

: