Yeter, reform istemiyoruz!

Şu “reform” sözcüğü sıktı artık. Kelimenin ölçüsüzce istismarından gına geldi.

Denize düşenin yılana sarıldığı gibi, politik aktörler de sıkıştıkça ya da manevra ihtiyacı hissettikçe reform sözcüğüne sarılıyor.

Uygulamalarda reformist yaklaşımlardan eser yok. Bozuk yapı, tutucu ve cesaretsiz yaklaşımlarla muhafaza ediliyor ama herkesin ağzında reform.

CTP, DP’li hükümeti bozarken yine reform sözcüğüne sığınmıştı: “Ortağım kamu reformuna ayak diretiyor; oysa ben kararlıyım; bu hükümet yürümez.”

DP Genel Başkanı Serdar Denktaş, düne kadar CTP ile partisi arasında yeni bir hükümet kurulmasının imkansız olduğunu söylüyordu.

Denktaş, 9 ay önce yaşananları unutmadıklarını belirtiyor ve CTP’ye sadece erken seçim şartıyla azınlık hükümeti kurması için destek verebileceklerini dile getiriyordu.

Hatta, “Başbakanlık bizde olursa belki hükümet kurarız” diyerek CTP’yle hafiften dalga bile geçiyordu.

DP Başkanı’nın, dün basına yansıyan açıklaması ilk bakışta bu çizgisini koruduğu biçiminde algılanabilir.

Denktaş önce benzer şeyler söyledi:

-“DP’nin 9 ay önce hükümetten atılmasıyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik olmadı.”

-“2007 bitmeden erken seçim yapılmasını önermiştik. Bu önerinin arkasında durmaya devam ediyoruz.”

Sonra, yeni ve ilginç bir cümle kurdu:

“Seçim öncesi veya sonrası yeni hükümette ancak ciddi, büyük reform yapabilecek program, yetki ve sorumlulukla yer alabiliriz.”

Serdar Denktaş’ın bu sözleri yeni bir yaklaşımın habercisi gibi.

Artık “imkansızlıktan” söz etmiyor. “ÖRP’den boşanırsa CTP’yle görüşebileceklerini” söylüyor. 

Erken seçim önerisinin arkasında durduklarını belirtse ve yeni hükümetin “seçimden önce” kurulabileceğini kaydedip, seçim hükümeti çağrışımı yaratsa da, işin aslının öyle olmadığı anlaşılıyor.

Hangi seçim hükümeti “ciddi, büyük reform yapabilecek bir program” uygulayabilir ki? 

Serdar Bey, mütebessim bir edayla Başbakanlık da istemediğine göre galiba artık dalga geçilen halk.

Aylarca “olmaz” denilen şeyden, “neden olmasın?” tonunda söz edilmeye başlandığına göre...

*

CTP; halk desteğinden yoksun, bir kaç gecede yoktan var edilmiş eklektik bir partiyle, türlü skandala karşın aylardır ortak.

Ayrıca tüzük operasyonuyla parlementodaki komiteleri tek başına ele geçirmiş durumda.

Mustafa Akıncı’nın 26’ncı milletvekili olarak azınlık hükümetine destek verme önerisini gündemine bile aldığı yok.

Onca kavga ve gürültüden sonra yine aynı terane: CTP-DP.

CTP ile DP birbirlerine mahkum hale gelmiş olabilir. Ama halk her ikisine de mahkum değil.

Reform bahanesiyle bozulan bir hükümet yine reform gerekçesiyle kurulacaksa bu düpedüz skandal olur.

Dengeleri alt üst; değerleri beş paralık edilmiş her siyasal sistem, yurttaş tarafından yeniden biçimlendirilmeye muhtaçtır.

Siyasal deformasyona karşı reformasyonun ilk adımı derhal seçim.

Hiç kimse reform sakızından balonlar patlatıp, kirliliği daha da artırmasın.

Siyasal gelenek haline gelen tutarsızlıktan vazgeçmek... İhtiyaç duyulan en mühim reform bu...

Bir de reform sözcüğünü perişan etmeye son vermek... Bu reformdan da öte tam bir “devrim” olur.

Bu haber 26 defa okunmuştur

:

:

:

: