“İkinci bir dil öğren. Fakat bundan önce, öğrenilmesi gereken asıl dili, tatlı dili öğren. Öğreneceğin bu dil, hayat yolculuğunda iyi bir sermaye, her kapıyı açan sihirli bir anahtar, senin için sürekli bir tavsiye mektubu olacaktır.”
“İkinci bir dil öğren. Fakat bundan önce, öğrenilmesi gereken asıl dili, tatlı dili öğren. Öğreneceğin bu dil, hayat yolculuğunda iyi bir sermaye, her kapıyı açan sihirli bir anahtar, senin için sürekli bir tavsiye mektubu olacaktır.” İşte bu! iyi bir hayat çizgisi için gerekli olan şey insanın ağzından çıkacak sözlerin ehemmiyet derecesi ve fiziksel davranışlarındaki her ikisi dahil fiili durumudur. Her sorun kendi içerisindeki çözüm formülünü muhafaza eder. Sorunların çözümü ise global düşünüp yerel uygulayan kişilerin yeteneğini gerekir. Ülkemizde her konuda yeterli insan kaynağı nüfus içerisinde var olandır. Ancak üzücü olan bir yıllık süreçte ülkemiz halkı üzerinde iktidar mensuplarını oluşturan 4 partinin başı sorun çözmede oldukça yetersiz kalmıştır. Sıkıntılı bir süreçde birinci mevzu başını alıp giden zam furyasının getirdiği ve her ailenin bir şekilde evine yansıyan geçim sıkıntısıdır.Bu geçim sıkıntısı içinde aile bireylerinin tek tek ayrı ayrı sorunları vardır. Nakit sıkıntısına giren aileler vardır. Bu aileler her bankanın ayrı bir kredi kartını kullanırken bir banka kartından çekip diğer kart borcunu ödemekte, ayrı bir faiz borç yükünü omuzlarında taşıyan olmaktadır. Sayın Erhürman her Cuma yapacağı sözünü verdiği basın toplantılarını yapamayacağını bile bile basın önünde söz vermiştir. Yapacağı işleri 15 başlık altında toplamış ama söz verdiklerini bir türlü hayata geçirememiştir. Hükümeti oluşturan kafadar partiler her biri ayrı telden konuşmakta ama sonuçta menfaatleri neyi gerektiriyorsa hükümetin bozulmaması adına asgari müşterekte kendi aralarında ağız birliğini sürdürmektedirler . Zamanı bir nevi lehlerine kullanırken hala daha, sanki o çorbalarda tuzları yokmuşcasına sütten çıkmış ak kaşık misali eskiyi suçlama alışkanlığı ile bu güne katkıyı unutanlar olmuşlardır. Her şeyi biliriz, hukuğunu, özünü biliriz diyenler, nedense Ciklos faciasında, müdafaada eski hükümetleri suçlu bulma çabasındadırlar. Halbuki bahsedilen güzergahı acelesi varmış gibi öncelikle yolu yıkıp yeniden yapacağız diyenler kendileridir, aylarca trafikte sıkışıklığı sağlayanlardırlar, şimdi bu yol için ise özürü kahabahatinden büyük mazaretler üretilmektedir. “Az konuş çok iş yap” ifadesini kendilerine şiar edeceklerine çok konuşup iş yapmamayı yeğlediklerini görmeyen yok. Çiftçiler ve hayvancılar ve genelde üretimi değerlendirenlerin hepsinin ayrı ayrı sorunları vardır. Günübirlik tedbirler ise bu problemlere çare değildir. Asgari ücret konusunda çarşıda konuşulan asgari ücretin ve primlerin yükseltilmesi ile 2 personel çalıştırıyorsak birini işten çıkarmak durumundayız hali vardır. Peki işten iş azlığı neden gösterilerek durdurulması muhtemel onca kişinin mağduriyetinin vebalini kim ödeyecek. Şimdiye kadar KKTC vatandaşı çalıştıran müesseselere,sosyal sigortalar dairesi çalışan primlerini yatırmımış gibi yeniden bu hususta sözler tatlı dil ile havada uçuçuşuyor. Hükümeti şimdilerde ayakta tutmaya çalışan Maliye Bakanı Serdar Denktaş’ın memur ve emekli maaşlarını düzenli ödemesine gösterdiği özenli dikkatinden geçiyor. 2019 yılında bu ihtimam nereye kadar korunacak bekleyip göreceğiz. Sendeleyen bir hükümetimiz vardır. Ne ayakta durabiliyorlar ne de oturmasını biliyorlar. “Oturuşunuz nasıl olursa olsun amma; konuşmanız doğru olsun. “ diyenlere hak veriyor ve bu hükümetten doğru kararlarla halkın cebinden elini çekmesini, özellikle elektrik ve gaz zamlarına son vermesi gerektiğini hatırlatıyoruz.