34 yıl önce bugünün düşündürdükleri ve geldiğimiz nokta!

35 yıl önce bugün Rumlar arasında başlayan insan avı ve çatışmaların çok geçmeden Türk’ü hedef alacağını bilmek için uzman olmak gerekmiyordu.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

35 yıl önce bugün Rumlar arasında başlayan insan avı ve çatışmaların çok geçmeden Türk’ü hedef alacağını bilmek için uzman olmak gerekmiyordu.

İç hesaplaşmayı tamamladıktan ve deniz ve kara kapıları ardına kadar açıldıktan sonra “ENOSİS mermileri” Türk’ün üzerine yağacaktı.

Mermilerin sahibi, Türklerin kaçıp Anadolu’ya göçmelerini bekliyordu. Gitmeyenler esir alınacak, Türkiye’ye yapılan pazarlıklar sonucu bilahare gönderilecekti. ENOSİS hayâli gerçek oluyordu (!).

Başta bu devleti kuran Rauf Denktaş olmak üzere hatıralardan okuyup ya da yaşayanlardan dinlediğimiz kadarıyla, ada Türkü diken üstünde, gözlerini Kuzey’e dikmiş bekliyordu. Liderleri anavatanımızı yönetenleri uyarı-yor, yaşananların yanı sıra muhtemel gelişmeleri de anlatıyordu. Herkes çalışıyordu, ordu alarmda, Anadolu ayaktaydı.

 

 

 

 

 

 

 


Rum-Yunan tarafı ise zaferden emin, büyük ülkünün gerçekleşmek üzere olduğunu, vuslatın eşiğine gelindiğini düşünüyordu.
Bu inançla hareket ettiler.


Hapisten çıkardıkları katili Cumhurbaşkanı yapmış, kendilerine göre “Vatan haini” Rumların canına okuyorlardı. Onlara göre adanın hakimi EOKA idi.
Yanıldılar.

Her neyse, dersimiz tarih değil. Onun için kısaca değinip geçmek ve bugüne gelmek gerekiyor.

Rum-Yunan tarafı Türkiye’nin yine Akdeniz’in ortasına kadar geleceğini ama başka bir Jonson mektubuyla geri döneceğini düşüyor ve yanılıyordu. Çünkü gün yarı yoldan dönülecek günlerden değildi, dönmedi.

Sonuç olarak, savaşı Rum-Yunan başlattı, Türk kazandı, federasyon uğruna federe devletini kurup bekledi. Karşıdakinin niyetini zaten biliyordu ama mücadeleyi devlet ile taçlandırmak için sabır gerekti.

Sabretti, kendi bağımsız devletini kurdu, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni dünyaya ilan etti ve Türkiye o saat tanıdı. O gün yeni bir mücadele başlamıştı.
SON SÖZ: Devam ediyor.






 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Küpe

Milli birlik ve beraberliğin gücü, Takdir-i İlahi’den başka her şeye yeter!

(Gazi Mustafa Kemal)



Teklif kutusu



TDP’nin ceridesi Ortam refikimiz Anavatanımızın Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Garantiler Kıbrıslıların değil garantörlerin meselesidir” sözlerine fena içerlemiş ve 6 sütuna manşet “Bizi ilgilendirmezmiş“ demiş ve de kıçına da bir adet ‘!’ işareti koymuş ya...
Biz de cümbür cemaat “Seni ilgilendirir ama fikrini söylersen” diye çıppana çalalım!

Neçün da den...
Bakalım ne diyecek!



Duyan be buba?



- Duyarım ya guzum söyle...
- Rumlar 35 yıl önce bugün darbe yaptıklarına hayıflanıyormuş!
- Şuradan kendilerine telefon et ve de ki; “Kötü komşu insanı mal sahibi yaparmış ama boş verin... O haltı işlememiş olsaydınız Kıbrıs’ta hâlâ kan dökülüyordu!”



Tercüme köşesi

- Kıbrıs Rum yönetimi lideri Dimitris Hristofyas, Kıbrıs sorununun çözümü durumunda garantilere ihtiyaç olmayacağını, çünkü 'Kıbrıs halkının' garantörlüğün sonucundan ıstırap çektiğini ileri sürmüş, müzakerelerde, 'Türkiye tarafından belirlenen hiçbir 'kırmızı çizgiyi' görüşmediğini ve kabul etmediğini söylemiş...
- Yok canım... Rumların lideri; “Valla ben atabildiğim kadar atarım. Kim tutarsa dolmayı da ona yutturacağım” demiş!







Ya Mustafa! (*)

1960 Antlaşmaları imzalanmış ve Kıbrıs Cumhuriyeti resmen kurulmuştur. Cumhurbaşkanı Yardımcısı (Nur içinde yatsın) Dr. Küçük bir sohbette durumu izah ederken, dinleyenlerden biri gözden kaçan bir hususu sormuş, o da söylemiş;
- Efendim bu devletin mille marşı ne olacak?
- YA MUSTAFA!
(*) Yeni nesil pek bilmez ama Yunanlılarla Rumların da söylediği oynak bir futbolcu şarkısıydı.

Bu haber 214 defa okunmuştur

:

:

:

: