AVCI AİLESİYLE RAMAZAN SOHBETİ

Turgay Avcı: Turgay Avcı Cumhurbaşkanlığı için hedef koyar. Koyarım tabii. Başbakanlık için koyduk zaten.

Turgay Avcı: Turgay Avcı Cumhurbaşkanlığı için hedef koyar. Koyarım tabii. Başbakanlık için koyduk zaten.


Özgürlük ve Reform Partisi Genel Başkanı Turgay Avcı ve Eşi Özlem Avcı ADA TV’de yayınlanan Keyf-i Ramazan Programına konuk oldu. Avcı çifti, ramazan ayı, özel yaşamları ve siyasete dair Oshan Sabırlı’nın sorularını tüm samimiyetleriyle yanıtladı. Avcı Cumhurbaşkanı olmanın da hedefleri arasında olduğunu söyledi.


ADA: Ramazan’ın sizin için önemi nedir?
Turgay Avcı (T.A): Ramazan Ayının İslam alemindeki yeri ve önemi çok farklı, 12 ayın sultanı olarak nitelendiriyoruz, böyle kabul ediyoruz. Ramazan ayı insanları birleştiren aileleri bir araya getiren bir aydır. Özellikle iftar sofrasının önemi çok büyüktür. Çünkü o bütün günün orucundan sonra birlikte olmak, paylaşmak önemlidir. Tabii iftar sofralarının bir başka önemi, özellikle, gelir düzeyi çok düşük, ihtiyaçlı vatandaşlarımıza sunulan yardımlar, kurulan iftar çadırları ile ortaya çıkıyor.

Özlem Avcı (Ö.A) : Ramazan 11 ayın sultanı gerçekten, hem öğretilerimizde, hem dinimizde, hem de gelenek göreneklerimizde bu hep böyle oldu. Ben hep huzur hissediyorum. Benim için önemi huzurlu bir ay oluşu. Çünkü insanların nefsini terbiye ederken birazda düşünüp paylaşmayı yardımlaşmayı birlikte olmayı, küslüklerin ortadan kalmasını dostlukların gelişmesini güçlendirdiğini düşünüyorum. O nedenle Ramazan ayı çok önemli bir ay. Çocukluğumda da çok renkli ramazan akşamları, iftar sofraları yaşadık. Bu geleneğimizi de mümkün olduğu kadar devam ettirmeye çalışıyoruz. Ben iftar sofralarının dostlarla şenlendiğini ve bereketlendiğini düşünürüm. Ramazanı öyle de geçiriyoruz.

BUGÜNKÜ KOŞULLARIMIZA ŞÜKÜRLER OLSUN
ADA: Turgay Avcı çocukluğunda neler yapardı? Ramazan denilince aklınıza neler geliyor?
TA: Ben 1959 doğumluyum. 60’lı yıllarda çocukluk çok kolay değildi. Kıbrıs Türkü’nün yaşadığı çok zorlu bir mücadele vardı. O dönemlerde bağımsızlık, hürriyet her istediğimizi yapabilme özgürlüğü yoktu. 1974 yılına kadar geçirdiğimiz dönemde çocukluğumuzda zor bir süreç yaşadık. Ramazanlar yine kendi içimizde çocuklarımızla birlikte, o birleştiriciliğin o paylaşımcılığın en önemli örneklerini veriyordu. Ekonomik olarak maddi imkanlar olarak Kıbrıs Türkü bu günkü koşullarda değildi. Bugünkü koşullarımıza şükürler olsun. Çok daha iyisine gitmeye layığız. Kıbrıs Türkü çok daha iyi noktalara gelmelidir. Biz o yıllarda ailemizle, komşularımızla ramazanı, iftar sofralarını paylaşırdık. Ben Mağusa’da büyüdüm. Çok daha kısıtlı daha küçük bir halk vardı. Bölgemizdeki insanlarla bir araya gelirdi. Her akşam bir komşunun evinde iftar yapılırdı.


Özelem hanım hep evi ayakta tutmuştur
ADA: Farklı bir konuya geçmek istiyorum. Özlem Hanım hep yanınızda. Her başarılı erkeğin arkasında başarılı bir kadın var mıdır?
Ö.A Biz onu değiştirdik. Her başarılı bireyin arkasında bir başarılı eş var. Kadın erkek fark etmiyor.
T.A: Dışarıda olan kadın da olabilir. Sadece siyaset alanında değil. Akademik alanda iş alanında başarılı, yoğun çalışan eşler vardır. Diğeri muhakkak evi ayakta tutmak durumundadır. Bizim kültürümüz, belki Türk insanının yapısı gereği evlerde daha çok erkekler daha dışarıda, daha yoğun olandır. Benim eşim çalışıyor. Yani tanıştığımızda öğrenciydi evlendik. Daha sonra iş hayatına girdi kendisi. O bakımdan hep bir iş kadını ile birlikte oldum ama Özlem hanım’ın özelliği şu sadece iş kadınlığı değil, bunun yanında evi ayakta tutan çocukları ayakta tutan çok önemli bir güç olmuştur benim için. Onun huzuruyla belki çokta iyi, rahat görevler yaptım. Çünkü evdeki huzur dışarıya yansıyor. İç dünyaya yansıyor, iş dünyasına yansıyor, iş yerinize yansıyor. O bakımdan Özlem hanımın verdiği destek hem siyaseten hemde daha önce bulunduğum akademik kariyer döneminde master programını tamamlamak, doktora yapmak, çalışmalar yapmak yayınlar yapmak bunlar hep özveri isteyen yine eşin desteğini isteyen çalışmalardı. Ben hep bunu gördüm. Ben hep teşekkür ediyorum kendisine. Biz hep paylaştık. Zorlukları hep paylaştık.

En iyisi olmaya gayret gösterin
ADA: Özlem Hanım, Turgay Avcı’nın hem akademik hayatında hem de milletvekilliği hayatındaki yoğunluğundan rahatsız oluyor musunuz?
Ö.A: Hayır bu bakış meselesi. İnsanın eşini evinde istediği saatlerle ilgili hep beklentiler var. Olacaktır ve zaman zaman bende de olmuştur. Biz iş hayatına farklı bakıyoruz. En iyisini yapmak gerektiğini düşünüyorum. Ben kendi çocuklarıma da üniversitede danışmanlık yaptığımız öğrencilerimize de ayni şeyleri söylüyorum. Hangi mesleği yapıyorsanız yapın, hangi iş alanını seçerseniz seçin, onun en iyisi olmaya gayret gösterin. Elinizden gelenin en iyisini yapın. Çünkü iş yaşamı bizim için maddi tatminiyet değil. Manevi tatminiyet te biriktiriyorsunuz. Kendinize bir birikim yapıyorsunuz. Sonra onu ürün haline çeviriyorsunuz iş yaşamında. Biz böyle yaptığımız için bu bizi hiç rahatsız etmedi.

Turgay Avcıdan evleneceklere tavsiyeler
T.A: Evlenecek gençlere şunu söylüyorum. Hoşgörü saygı olabilecekse evlenin diyorum. Çünkü bu uzun vadeli bir birlikteliktir. Bizim bu yıl, önümüzdeki hafta, tam evliliğimizin 20. yılı. Şükürler olsun ufak tefek tartışmalarımız oldu. Ama bu sıkıntı yaratabilecek problem olmuş hiçbir tartışmamız olmamıştır. Neden dediğimizde ise, Hoşgörü…

Turgay Avcı iş bitiricidir.
ADA: Turgay Avcı dağınık mıdır, evde nasıl birisidir?
Ö.A: Dağınıktır. Çok dertli toplu değildir. Mutfakta bir şey yapıyorsa her, mutfağa girmeyen daimi erkek gibi, bir şeyleri dağıtarak yapar ama güzel yemekler yapar.
T.A: Bunun sebebini söyleyeyim. Turgay Avcı iş bitiricidir. Detaylarla uğraşmaz, iş bitiricidir. O nedenle açtığı paketi orada bırakır. Kırdığı yumurtanın kabuklarını orada bırakır ama krep veya omleti en güzel şekilde yapar ve sunar. Aldığım görevi, yaptığım işi bitirmeyi seven ve doğru yapmayı seven bir kişiliğim vardır. Titizimde. Çok tertipli miyim? Yok. Neden? Sağ olsun arkamdan toparlayan birileri oluyor.
Ö.A: Dağınıklık söyle bir şey. Çok tertipli bir çalışma masası olabilir ama hiç iş üremez. O neyin nerede olduğunu bilir. Kendi masasında da, çekmecesinde de bilir. O kendi düzenini kurmuştur ve aradığını bulur.

En büyük icraat “Mağusa-Lazkiye feribot seferleri”
ADA: Hükümet döneminize döndüğümüzde en büyük icraat olarak neyi belirtirsiniz?
T.A: 30 aylık dönemdeki en önemli icraat Mağusa-Lazkiye feribot seferleridir. Bunun verimini, bunun meyvelerini bugün de görüyoruz önümüzdeki süreçte de göreceğiz. Bu tarihi bi açılımdır. Bunu tekrar tekrar vurguluyorum. Tarihi bir açılımdır. Bugün Lübnan’a seferler vardır diye haberler geliyor, bu feribotta Lazkiye üzerindendir. Bu Lazkiye seferinin başlamasının sonucudur. Bir süre önce Katar’ın Rum tarafındaki yatırımlarını durdurduğunu ve yatırım yapmayacağı açıklaması vardı. Medya onu çok hafif geçti. O da bizim ziyaretlerimiz, Katar’daki açılan temsilcilik ve Katar başbakanı, yetkilileriyle yaptığım görüşmelerin sonucudur. Şu anda görülüyor ki o dönemin açılımları bugün meyvelerini vermiştir ve gelecekte de verecektir.

Açılan yeni temsilcilikler, ülkedeki açılımlar, Roma’daki temsilcilik, Lazkiye Mağusa feribot seferi tarihi açılımdır.

Hedefim Cumhurbaşkanlığı
ADA: Eşiniz Turgay Avcı Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olur mu?
Ö.A: Kısmet. Tabii siyasette hedefler olacaktır. Her şeyin zaman içerisinde düşünüleceğine inanıyorum. Her şey önümüzdeki dönemde gelişen zaman içerisinde düşünülebilir.

T.A: İnanın bu konuyu daha parti içersinde paylaşmış değiliz. İçinde bulunduğumuz süreç çok önemli. Turgay Avcı hedefler koyar bunları partisiyle paylaşır ve yürür. Turgay Avcı Cumhurbaşkanlığı için hedef koyar. Koyarım tabii. Başbakanlık için koyduk zaten. Halkımızın taktiri o yönde olmamıştır bu seçimlerde. Akademik yaşamdan siyasi yaşama girerken bu ülkenin hızmet alması, farklı bir siyasi alanda yürümesi için yola çıkmıştık. O kararlılıkla devam ediyoruz. Son karar yine de partimizin yetkili organlarında.
Bu haber 182 defa okunmuştur

:

:

:

:

DİĞER HABERLER