II. Hrisostomos: 
Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos Rum Yönetimi Başkanı NikosAnastasiadis’le yaptığı ve son gelişmelerle ilgili bilgi aldığı dünkü görüşmesinin ardından memnuniyet ve Anastasiadis’e destek belirtti, Rum siyasi partilerine ve

Rum halkına barışıp prosedürü destekleme çağrısı yaptı.
Alithia gazetesi, Rum Ortodoks Kilisesi’nin Anastasiadis’e müttefik olduğunu ve Kıbrıs sorununun çözüm prosedüründeki çabalarına tam destek verdiğini yazdı.
Gazete “ortak açıklama dünyanın sonu da değil, Kıbrıs sorununun sonu da. Hükümet’in mümkün olduğunca iyi olmasına çalıştığı, müzakerecilerin içerisinde hareket edeceği bir çerçevedir” sözünü öne çıkardı ve söylediklerini özetle şöyle aktardı:

“Gerek bizim tarafta gerekse Türklerin tarafında bir kuşku var ve herkes kendi istediğini kendine değerlendirmeye çalışıyor. Kıbrıs halkının ortak açıklamayla ilgili kaygılarını anlıyor ve paylaşıyorum ancak bu çözüm değildir. Hepimizin odaklanması gereken -ki bunu Anastasiadis’e de söyledim- müzakereler başladığında, olumsuz herhangi bir şey çıkmaması, uzlaşılması ve referanduma gidilmesi için bütün halkın, bütün partilerin birlik olarak Hükümet’e ve müzakereciye destek olmasıdır. Referanduma hiçbir olumsuz şey gitmemelidir. (kastettiği “olumsuzluk”) Türkler için kırmızıçizgi ise müzakereleri durdurmamızı tercih ederim. Müzakere heyeti içerisindeki bir kişi bana, birkaç noktada Hükümet’in ortak açıklamayı reddedip geri gönderdiğini ve ‘kabul etmedik diye’ belgenin 17 defa gidip geldiğini söyledi. Orada müzakere yapılmalı. Görüşmelerin daha başlamadan alaşağı edilmesinin akıllıca olmayacağı kanaatindeyim.

“ARTIK TEK BAŞIMIZA DEĞİLİZ. BİZ DE BİR ŞEYLERİ FEDA EDECEĞİZ, TÜRKLER DE”

Egemenliğin şekli gibi temel ilkeler belirleniyor ve var olan bir sigortadır çünkü öteki taraf da vardır. Başkan’a, önümüzdeki günlerde, ekranlara çıkıp halka federal çözümü ve halkın nasıl yaşayacağını anlatmak isteyen uzmanlar alması gerektiğini söyledim. Mesela bir şirketim var ve müdürü benim. Bir de ortak aldığımda o şirkete tek başıma müdürlük edemem. Ötekinin ne dediğini de dinlemem gerekecek. Bir çeşit ortaklıktır. Artık tek başımıza değiliz. Biz de bir şeyleri feda edeceğiz, Türkler de.”