Akdeniz’e özgü bir tür olan ve koruma altındaki Ada martısının dünyanın en doğusundaki üreme bölgesi Kıbrıs. Adadaki tek daimi üreme alanları ise Karpaz Yarımadası’nın ucundaki Kleides Adaları.
Bu adalar aslında Kıbrıs’ın uluslararası kabul gören tek deniz kuşu koruma alanı. Ve bunun en önemli sebebi de Ada martısını barındırıyor olması.
Tüm bu bilgiler ışığında KKTC’de kuşları koruma amacı ile faaliyet gösteren Kuşları ve Doğayı Koruma Derneği (KUŞKOR), 2007 yılından beri, BirdLifeCyprus ile işbirliği içerisinde bu adalarda üreyen kuşları sayıyor ve Ada martılarının üremesini hızlandırmak için çalışıyor.
KUŞKOR Yönetim Kurulu Başkanı biyolog Dr. Damla Beton, Ada martılarının popülasyonunu arttırmak amacıyla yürütülen projelerle ilgili Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine bilgi verdi.
2007 yılında, 20 civarında olan yuva sayısının 2016’da 8’e kadar düştüğünü, bunun üzerine KUŞKOR’un, türün üremesi ve hayatta kalabilmesi için çalışmalar yaptığını anlatan Beton, 2017 yılında Çevre Koruma Dairesi Karpaz Özel Çevre Koruma Yönetim Planı kapsamında adalardaki faaliyetler kısıtlanırken; Hayvancılık Dairesinin inisiyatifi ile adalarda balık avlanmasının yasaklandığını belirtti.
Buna ek olarak adalarda avlanmanın yasaklanmasıyla birlikte ada martılarının yumurtalarını yiyen sıçanlarla da mücadele etmek zorunda kaldıklarını dile getiren Beton şöyle devam etti;
“Genel olarak bu tür adalarda sıçan istilası yaşanıyor. İnsanlar yemek taşıyor, balığa gidenler, yem yapmak için ekmek ve kendi gıdalarını getiriyor, sıçanlar için beslenmek daha kolay oluyor.
Sıçanların sayıları arttıkça kıt olan kaynaklar yeterli olmuyor ve açlık başlıyor. Aç kalınca martı yumurtalarına talepleri artıyor. 20-30 yuva varken az sayıdaki sıçanın bu yuvalardaki bir kısım yumurtaya dadanması toplamda göze batmayabiliyor. Ancak yuva sayılarının azalmasıyla, diğer yırtıcı martılar ve sıçanların yemek sıkıntısı yaşaması Ada martısının üremesine büyük darbe vuruyor.”
Damla Beton, karaya en yakın ada olan Zinaritu adasında sıçanları tüketme yoluna gittiklerini, böylece Ada martısının başarı ile üreyebileceği alanların artırılmasını hedeflediklerini söyledi.
Tüm bu çalışmalar sayesinde bu sene 22 yuva tespit edildi
KUŞKOR, yavru halkalama çalışmalarını da, yavruların yuvadan çıktıktan sonraki akıbetini anlamak üzere eş zamanlı olarak başlatıyor.
2017 yılında 9 yavru ile başlayan çalışmalar, yavru sayıları elverdikçe devam ediyor. Yavruların nereye gittiğini anlamak amacı ile bu yıl doğan iki yavruya verici takıldı.
Vericileri izlerken beklenmedik bir serüvenle karşılaştıklarını dile getiren Damla Beton olayı şöyle aktarıyor;
“6 Temmuz’da verici takılan 2 yavrunun biri 29 Temmuz’da yola çıktı ve 2 saate Türkiye’ye vardı. Diğeri 4 Ağustos’ta yola çıktı ve adanın etrafından dolanarak 8 Ağustos’ta Baf’tan ayrıldı. Daha önce doğdukları yerden hiç ayrılmamış bu Ada martısı yavruları sürpriz şekilde 17 Ağustos’ta Mısır’ın İskenderiye kıyısında yeniden bir araya geldi.
Yavrulardan biri Libya’ya doğru gittiği sırada vericiden daha fazla bilgi alınamaz oldu. Diğeri ise İskenderiye’de son sinyallerini verdi. Maalesef her ikisinin de henüz 4-5 aylıkken ölmüş olduğundan endişeleniyoruz”.
Damla Beton, dernek olarak Ada martılarını korumak, incelemek ve üremelerine yardım etmek için farklı projeler ürettiklerini belirterek, halkalı Ada martısı görenlerin kendileri ile iletişime geçmesini istedi.
Ada martıları için herkesten destek beklediklerini ifade eden Damla Beton, kuşların sınırları olmadığını bu nedenle Ada martılarını korumak için sınır ötesi çalışmaların ve iş birliğinin önemini vurguladı.
Damla beton, çalışmalarına destek vermek isteyen herkesin www.kuskor.org sayfasından ve ya sosyal medya hesapları aracılığı ile iletişime geçebileceğini hatırlattı.
Akdeniz genelindeki durum
Akdeniz’e özgü bir tür olan ve temel olarak Akdeniz’de üreyebilen Ada martısının 1970’li yıllarda bin çift kaldığı belirlenince hızla koruma çalışmalarına başlandı.
İspanya önderliğinde yürütülen bu çalışmalar Ada martısı popülasyonunun toparlanmasına yardımcı oldu. 2007’da dünya genelinde sayıları 25 bin civarına ulaştı.
Ancak bu artışın ardından Ada martısının popülasyonu 20 yılda yüzde 15 azaldı. Popülasyonun 2030 yılına kadar daha da düşmesi öngörülüyor.
Ada martısının sayılarındaki azalma; üreme bölgelerindeki yırtıcıların artmasına ve “ıskarta” balık miktarının azalmasına bağlanıyor. Tüm bunların ışığında Ada martıları, 2021 yılında Uluslararası Doğal Hayatı ve Doğal Kaynakları Koruma Birliği (IUCN) tarafından dünya çapında “hassas” durumda ilan edildi.